TBMM’de gerçekleştirdi konuşmasında CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, yurtiçindeki maden çalışmaları hakkında eleştiride bulundu. Meclis’te yaptığı konuşmada Adıgüzel, Fatsa’da altın madeninde siyanür kullanılması konusuna atıfta bulunarak yurt dışındaki alıcıların fındık firmalarına ‘Fatsa-Ünye fındığı kullanıyor musunuz’ diye sormaya başladıklarını söyledi.
Özellikle Fatsa ve Bozdağı madenlerinin sebep olduğu çevre felaketlerinden bahseden Adıgüzel, orta-uzun vadede ortaya çıkabilecek olan ekonomik sonuçlar hakkında konuştu.
Adıgüzel, “Orman yurdun öz evladı/Ormansız yok dünya tadı.” Âşık Veysel’in âmâ gözleriyle gördüğünü siz sağlam gözlerle göremiyorsunuz ya da görmüyorsunuz. Diğer bir ozanımız da Hekimoğlu türküsünde “Ünye-Fatsa arası Ordu kuruldu.” Şimdilerde ise Ünye ile Fatsa arasında siyanür havuzları kuruldu ve siyanürün tecavüz ettiği toprakta ot bile yetişmiyor. Önce ağaç diktiler tutmadı, sonra ot ektiler bitmedi, şimdi de yapay çim parçaları getirip üstüne bir de fıskiyelerle bunları suluyorlar. O yağmur coğrafyasında yani o Karadeniz’de oranın milyon yıllık tarihinde hiç kimse herhalde yatay çim getirip de dağın başında sulamamıştır. Allahu Teala da yukarıdan bakıyor. Bu aptallar acaba ne yapıyor?” şeklinde açıklamasına devam etti.
Fındık fabrikalarından su tahlili isteniyor.
İddialar arasında altın çıkarma fabrikası tarafından devlete yıllık 2 milyon dolar verildiği yer alıyor. Ancak sadece Ünye ve Fatsa’da üretilen fındığın değeri 300 milyon dolar değerinde olduğu ve fabrikanın ödeme gerçekleştirdiği miktarın 150 katı olması iddialar arasında yerini aldı.
Adıgüzel, ”Bölgede fındık işleyip çikolata/şekerleme yapan işletmelerden artık tahlil istiyorlar. Ağır metal var mı, siyanür var mı? Ve O bölgede fındık işleyen fabrikalardan; “Ünye Fatsa fındığı kullanıyor musunuz?” diye sormaya başladılar. İktidarı uyarıyorum, Türkiye’nin en önemli ihracat ürünlerinden biridir fındık ve fındığımıza bir zarar gelirse bu siyanür ve sülfürik asit çetelerinin çıkarı için 8 milyon insanı tehlikeye atanlardan bu millet hesabını sorar.
Bu topraklar bizim, bu toprağın evlatları özgürleştirmek ve vatan yapmak için can verdi. Kaç eş, kaç ana gözü yaşlı, bağrı yanık kaldı? Kaç evlat boynu bükük kaldı? Şimdi birisi geliyor torunlarının yaşadığı bu toprağa bunları yapanlara izin veriyor. Toprağına siyanür, suyuna ağır metal zehirleri ve havasına sülfürik yayıyor. Siz toprağa ve çevreye, doğal hayata düşman mısınız? Nedir bu?” şeklinde konuşmasını tamamladı.